Çalışma masamın takım arkadaşı olan ve vücudumun bir parçası haline dönüşen koltuğum yavaş yavaş beni tüketmeye başladı. Çok güzel bir koltuk ama artık sağlığımı düşünmek zorundayım ve koltuğumu değiştirmem gerektiğinin farkındayım…\r\n
“Aslında her şey beynin daha iyi çalışması için” diyor dünyaca ünlü çalışma koltuğu üreticisi Herman Miller´ın temsilcisi olan Neslihan Işık. “Çalışma performansını en çok etkileyen malzemedir koltuk. Beyni taşıyan vücut rahat olmalı ki beyin de işini iyi yapabilsin. Beynin performansının artması için ergonomik ve teknolojik bir koltuk şarttır.”
\r\nBunları yazarken koltuğumun üzerinde biraz kıpırdandım. Belki de yaptığım işe birtürlü konsantre olamamamın nedeni Feng Shui´ye göre yanlış yöne bakan masam değil, beynime kan akışını engelleyen koltuğum olabilirdi.\r\n\r\n\r\n\r\nBir sağlık sorunsalı olarak koltuk\r\n\r\nAynı zamanda tasarımcı da olan Neslihan Işık´a göre koltuğun görevi vücut hareketlerini desteklemek. Çünkü oturmak aslında insanın doğasına aykırı bir duruş şekli. Bu yüzden koltuğun vücudu her anlamda desteklemesi gerekiyor. Diz arkası basınçlarını, dirsek yüksekliğini, üst bacaklardaki dolaşımı, sırt-boyun açılarını en doğru şekilde uygulatması gerekiyor. Ancak bu şekilde desteklenirse vücuttaki kan akışı, sıkışmadan, engellenmeden kendine yol bulup beyine gerekli sinyalleri gönderebiliyor. O yüzden rahatsız koltuktan kalkıp odada iki tur atınca konunun çözümü insanın aklına hemen geliveriyor.\r\n\r\nBel boşluğunu doldurma, dik duruşu sağlama ise uzun saatler oturup koltukla tek vücut haline gelenlerin sağlığı açısından çok daha önemli.\r\n\r\nBütün suçlu bu koltuktur!\r\n\r\nİyi bir çalışma koltuğu nasıl olmalı çalışmam sürdükçe, şu an üstüne otursam da adına koltuk bile diyemeyeceğim tahta ve tekerlekten oluşan yaratıktan iyice nefret ettim.\r\n\r\nBelimi ağrıtıyor, omzumda hasar çıkardı fizik tedavilerde perişan oldum, zaten beynime kan gitmesini engellediği için çalışamıyorum da! Yerde çömelip yazsam bu yazıyı çok daha iyi olacak…\r\n\r\nHemen yıllardır kapısını aşındırdığım fizik tedavi doktorum Doç Dr. Cenan Çağlar´a danıştım. Beni bu hale getiren bu koltuk mudur? diye sordum kendisine:\r\n\r\n”Uzun süre yanlış koltuk kullanımı boyun ve üst sırt ağrılarına, bel ağrılarına neden olur. Omurga problemleri yaratır. Bu yüzden evet, senin sıkıntılarının bazılarının sebebi koltuğun olabilir. Ama kalça ve diz problemlerinin koltukla ilgisi yok. Hatta uygunsuz koltuklar boynu ve başı sürekli yanlış tuttukları için baş ağrısı da yapabilir. Kişiye özel koltuklar olmalı, kiminin boyu uzun, kiminin bel çukuru daha derindir. Ayarlanabilir aksamlarla koltuk vücuda tam uygun hale gelebilmeli.” dedi. “Peki nasıl oturmalı?” dedim. “Oturuş dik olmalı, omuzlar gevşek, bel ve sırt sandalye sırtına dayanacak şekilde, ayaklar yere tam basmalı, dizler kalça hizasında ya da 1-2 parmak yüksekte durmalı.”dedi. Ayrıca üst kol ve dirsek vücuda yakın olmalı ve baş ile boyun dik olmalıymış. Monitörün göz hizasından çok uzakta, çok aşağıda veya çok yukarıda olması, çalışırken öne eğilme, boynu döndürme gibi hareketler sırt ve boyun ağrılarına yol açabilirmiş. Monitöre uzaklık en az 50-60 cm (veya bir kol boyu) ve ekran tam karşıda olmalıymış.\r\n\r\nBen bu bilgileri aldıktan sonra yine yerde çömelip çalışmaya karar verdim. Bu kadar çok şeyi yapmaya uğraşıp bir de yazımı nasıl yazacağım ben? Bunları yapan koltuklar mı var… Peki hangi koltuk bunları yapabiliyor? Benimki olmadığı kesin!\r\n\r\nBirkaç adres söyleseniz?\r\n\r\nİnsan vücuduyla uyumlu anlamına gelen “ergonomik” çalışma koltuğu konusunda uzmanlaşmış Türk markaları var, Nurus bunların başında geliyor. Mee Too isimli koltuk dünya çapında ödüllere sahip bir tasarım. Derin ve Koleksiyon markaları da yerli çalışma koltuğu tasarımı ve üretimi konusunda liste başındaki isimlerden.\r\n\r\nMozaik´te satılan Vitra, BMS´de satılan Herman Miller ise tüm dünya tarafından kabul edilmiş tartışmasız en iyi çalışma koltuklarını yapan yabancı isimler.\r\n\r\nYükseklik ayarlı koltukları hepimiz biliyoruz. Sırtı da isteğe göre hareketli modeller var, bunu da biliyoruz. Peki örneğin Herman Miller imzalı Aeron koltuktaki geri kalan 6 kol ne işe yarıyor derseniz, firma yetkilileri size cevabı şöyle vereceklerdir: “Bu ürün New York´taki Museum of Modern Art´ın daimi sergisine boşuna girmedi. Aeron hemen hemen her beden için mükemmel uyum sağlar. Yüksek, geniş ve kontürlü sırt bölümü alt omurganızdaki baskıyı azaltır. Hafifçe arkaya doğru eğimli olan kolları dirseklere en doğal ve konforlu duruşu sağlar. Şelale akışına benzeyen bitirişiyle, oturma bölümü diz arkalarını kesmez ve kan dolaşımının normal akışında olmasını sağlar. Patentli Kinemat tilt mekanizması boyun, omuz, kalça, diz ve ayak bileklerinin doğal duruşunu ayarlar. Bir Aeron, insan vücuduyla birlikte eforsuzca hareket eder, sanki beden ona ne istediğini söylüyormuş gibi…”\r\n\r\nBu noktada gözlerimizi kapatıp hayal ediyoruz böyle bir koltukta oturduğumuzu.\r\n\r\nKalkıyoruz, oturduğumuz koltuğa gözlerimizi kısıp bakıyoruz ve yere çömeliyoruz!\r\n\r\nSorunlar bitmiyordu\r\n\r\nUzmanlara göre, oturdukça vücudun ön ve arkasında ısı farklılıkları ortaya çıkması iyi bir şey değil. Bu nedenle kaplamalı koltuk modellerini tavsiye etmiyorlar. Oturdukça ısınan, ısındıkça terleyen belli bir bölgeye sahip vücutta, kan akışı, algılama bozuluyor, bir taraf sıcak, bir taraf soğuk olunca kas ağrıları başlıyor, beden rahatsız oluyor, ve işte yine aynı döngüye giriyoruz, beyne kan normal şekliyle gidemiyor. Yaptığınız iş, eksik oksijen almış bir beynin üretimi oluyor.\r\n\r\nAyakları ve kolları buz gibi, oturma yerleri ve sırtı ter içinde için olan ben, bu yazıyı yazarken şöyle bir geri çekilip, vay be dedim, demek ki yeterli bir ekipmanla ben neler yaparım aslında!\r\n\r\nYeterli ekipman derken bu noktada bahsettiğim malzeme “file”. Çalışma koltuklarının sırt ve oturma bölümlerinde hava aldıran file malzeme kullanılması şart. Pişmeden çalışmanın tek çözümünü böyle bulmuş yukarıda bahsi geçen işinin ehli markalar.\r\n\r\nGerçek yaşamlardan örnekler\r\n\r\nOfisteki ve evdeki çalışma koltukları mükemmel olan insanlar da var. Onlar ofisten çıkıp evlerindeki masanın başına geçiyor. Koleksiyon Contract´ın başında olan Koray Malhan bu sıkıcı gruptan değil: “Son iki yıldır evdeki çalışma düzenimi bozdum, artık evde çalışmak istemiyorum. Zaten gerektiğinden fazla zaman ofis ve çalışma alanında geçiyor. Evde daha çok beni keyifle besleyen alanlara yer açıyorum” diyor. Kendisini tebrik ediyor, evde bozduğu çalışma köşesindeki koltuğu bize doğru fırlatmasını rica ediyoruz.\r\n\r\nEv ve ofislerdeki çalışma koltukları arasındaki fark nedir? diye bir soru gelebilir aklınıza. Tecrübelerime dayanarak şöyle bir yanıt verebilirim size: Ofislerdeki çalışma koltukları ergonomik, teknolojik, inovatif ama çirkinler. Evler için düşünülen çalışma koltukları ise şık, evin dekorasyonuyla uyumlu, sıcak ama rahatsız ve sağlıksızlar. Ortak bir noktada buluşanı hiç görmedim. Bu iş kadın ayakkabılarına benziyor biraz. Şık olanlar rahatsız, rahat olanlarsa çirkin… Bir seçim yapmamız gerek. Ben ne yaptım: ilk 10 yıl güzel bir koltukta oturup (ya da şık, topuklu bir ayakkabıyla ortada dolaşıp) yavaş yavaş vücudumun iflas etmesini seyrettim. Bugün dayanamayacak noktaya geldiğim için çirkin olsa da beni rahat ettirene koşuyorum. (Topukluları da attım, beni kuş gibi özgür hissettiren lastik ayakkabılarımla koşuyorum.)